Bir süredir hastaliklarin zihinsel nedenleri ve düsünce gücüyle tedavileri ilgimi çekiyor. Bu konuda buldugum kitaplari okuyorum, bilgisi olanlara danisiyorum, kendi üzerimde deneyimliyorum. Iki güzel kitap; Düsünce Gücüyle Tedavi - Louise Hay ve Bana nerenin agridigini söyle sana nedenini söyleyeyim – Michel Odoul, basucu kitaplarim oldular. Bir arkadasimin veya benim bir yerim agridiginda, hasta oldugumuzda hemen bu kitaplara basvuruyorum. Çok ilginç sonuçlar çikiyor. Ruhumun bana duyuramadigi sesi, bedensel agrilarimda yüzeye çikiyor ve çigliga dönüsüyor.
Bu hafta bu konu üzerine yazmayi seçmemin nedeni, bir arkadasimin rahatsizligi. Dün konustugumuzda, hem böbreginde hem de safrakesesinde tas oldugunu ögrendim. Büyük bir olasilikla epey agrili bir dönem onun için. Bunun üzerine hemen basucu kitaplarima basvurdum. Öncelikle sunu söylemek istiyorum bu ve benzeri kitaplarda yazanlari genellememek gerekir. Buldugunuz zihinsel nedenler sizin durumunuza uymayabilir ama en azindan yol gösterici oluyorlar, bir durup düsünüyorsunuz, baslangiç için bence bu bile yeter.
Bana nerenin agridigini söyle sana nedenini söyleyeyim – Michel Odoul’ un kitabinda bu konu hakkindaki iki paragrafi sizlere aktarmak istiyorum; Böbrekler üzerine yazilan yazi söyle;
(Böbrekler)
“.........Ayrica stres ve korkularda ve onlarin yönetiminde çok önemli rol oynarlar. Böbreküstü bezleri (medüllosürrenaller ve kortikosürrenaller) araciligiyla gerçekten de, stres ve korkular karsisinda davranisimizi belirleyecek hormonlari salgilar. Medüllosürrenaller, kaçma ya da savasma tepkilerimizi etkileyecek andrenalin ve norandrenalin salgilayacaktir. Kortikosürrenaller ise tepkimizin “iltihap” düzeyini, yani hücre boyutunda duygusal, tutkusal yogunlugunu kontrol edecek dogal kortikoidler salgilayacaktir.
Böbrek hastaliklari; Korkularimizi ifade eder. Bunlar derin ve temel (hayat, ölüm, hayatta kalma) ya da degisiklikle ilgili korkular olabilir. Böbrek sorunlari, aliskanliklar ya da eski düsünce ya da inanç kaliplarini birakma konusunda güçlük çektigimiz anlamina gelebilir. Bu degisiklige direnme, zorlamak demesek de her sey bizi ona itiyor görünmesine ragmen, ya korkulardan, bir güvensizlikten ya da harekete geçmeyi reddetmekten, birakmak istemedigimiz derin inançlar konusunda bir inattan kaynaklanabilir. Bu eski semalar üzerinde belirginlesme böbrekler (taslar) düzeyinde benzer bir belirginlesme yoluyla kendini göstermeye kadar gidebilir. ......” Sayfa 180-181 – Dharma Yayinlari
Bu açiklama; Kundalini yogada korkularimizi serbest birakmak için neden böbrek üzerine çalistigimizi çok iyi anlatiyor. Korkular üzerine yaptigimiz bir Kundalini çalismasindan sonra benim çok sevgili bir ögrencim gece araba kullanma korkusunu serbest birakmisti, artik geceleri rahatlikla araba kullanabiliyorJ.
Yasam içinde bir çok degisiklikle karsilasiriz; Asik oluruz, ev degistiririz, yeni ise baslariz, evleniriz, bosaniriz……. Ama bunlari yaparken hep bir korku, kaygi ve endise duyariz!. Karar almakta zorlaniriz. Yeni durumun iyi olup olmayacagina bir türlü güvenemeyiz. Ingilizlerin bir deyimi var “Bildigin seytan bilmedigin seytandan daha iyidir” diye (The devil you know is better than the devil you don’t know). Ne kadar korkutucu bir söz, degismemeniz konusunda size berbat bir gerekçe buluyor.
Korku; ileri adim atmamiza engel olur. Bazen eskimis, yirtilmis bir t-shirtümüzü dahi atamayiz: Seviyorum, çok rahat, anilari var vs. gibi bahaneler uydururuz. Degismeniz gereken yerde, degismemeye direndiginizde korku bütün enerjinizi alip götürür. Bu yüzden korkularimizi serbest birakmaliyiz. Enerjimize, çok daha iyi seyler için ihtiyacimiz var.
“Korkularinizdan kurtulamazsiniz, onlari ancak serbest birakirsiniz” Yogi Bhajan
Korkuyu serbest birakmak için onun tam tersine gidilmesi gerekir. Yani SEVGIYE…
Sevgi dolu bir hafta diliyorumJ

