Gününüz güzel olsun:)
Datça’dan döndügümden beri oturup oralari yazacagim ama bir türlü olmadi. Hem bir telastir gidiyor hem de Datça hala öyle canli ki anilarimda sanki yazmak için bu anilarin biraz eskimesi gerekiyormus gibi hissettim.
Eski Datça’da Kundalini yoga tatili yaptik. Tatilin güzelligini ve muhtesemligini nasil tanimlayacagimi, size nasil aktaracagimi bilemiyorum. Önce Eski Datça’nin dogasini anlatmaliyim. Orasi küçük bir köy aslinda. Her yer tas evlerle dolu, daracik tas sokaklar rengârenk çiçeklerle bezenmis. Ben o kadar güzel rengi bir arada hiç görmedim. Yesilin, pembenin, morun, kirmizinin, sarinin binbir tonu beraber uyum içinde harika görünüyorlardi. Hele kokular; yasemin, hanimeli, güller ve daha bilmedigim sahane kokular esen hafif rüzgârla burnunuza geliyor. Nereden geldigini bile anlayamadan uçup gidiyor, yerini baska bir güzel kokuya birakiyor.
Havasi yasamak için ideal. Nem 0, tatli bir esinti var sürekli. Hiç terlemiyorsunuz. Geceleri yumusak bir meltem esiyor, rahat uyuyorsunuz.
Geceyi mutlaka anlatmam lazim. Öncelikle her yer öyle karanlik ki, basinizi gökyüzüne kaldirdiginizda hayatinizda görmediginiz kadar yildizi bir arada görüyorsunuz. Bir iki sokak lambasi disinda hiç isik olmuyor. Gece yatarken odanizin isigini söndürdügünüzde hani bir süre sonra gözünüz karanliga alisir ve esyalari seçmeye baslarsiniz ya. Burada hiç öyle olmuyor. Isigi söndürüyorsunuz oda zifiri karanlik ve hep öyle kaliyor. Dolayisiyla belki de bebekliginizden beri uyumadiginiz kadar derin, huzurlu ve kaliteli bir uyku uyuyorsunuz.
Peki biz neler yaptik? Muhtesem Surya Yoga’da kaldik. Sabah 7’de uyanip 7:30’da yogamizi yaptik. Saat 9:00 civarinda bahçenin ya da köyün mahsulü olan domates, salatalik, yumurta ile ev yapimi dogal reçeller, Datça’nin meshur bali ve köy tereyagi kahvalti ettik. Fatma ablanin elinden demli güzel çaylar içtik. Ögleden sonralari Datça’nin tertemiz koylarinda yüzdük. Aksamüzeri tekrar yogamizi yapip tamamiyla dogal sebzelerden yapilmis son derece leziz, Ufuk’un o harika ellerinden çikma aksam yemeklerimizi yedik. Buket’in sahane salatalarini da unutmamaliyim. Surya’nin harika bir bahçesi var aksam yemeklerimizi orada yiyip sonra çardakta yayildi. Gece 10:00’da herkes yataklarindaydi. Önce uymak için gece 10:00 biz sehirden gelenler için çok erkendi. Hatta gece kusu olup uyuyamayacagini söyleyenler bile oldu. Ancak TV yok, bilgisayar yok, çilgin gece hayati yok. Sonunda zaten bol oksijen, yoga, yüzme derken herkes seve seve uykuya gitti ve uyuduJ
Ayrilirken hepimiz gerçekten çok üzüldük. Surya evimiz gibi olmustu, öylesine rahat ve sicakti. Bahçeyi, çiçekleri çok sevdik. Her gün açan çiçekleri, yeni nilüfer çiçegini takip ettik. Bahçeden domates ve salatalik topladik. Temel’in çiftligine gidip tavuklarin altindan sicacik yumurtalar aldik. Yollardaki dut agaçlarindan bol bol dut toplayip yedik. Çesmeden akan dogal kaynak suyundan kana kana içtik. Köyün kahvesinde bin bir çesit ot çaylari içtik.
Ve dedik ki biz buraya yeniden gelmek istiyoruz. Surya da bizi agirlamaktan mutlu olmus ki Eylül’de tekrar oradayiz. Siz de bu deneyimleri yasamak istiyorsaniz Eylül sonu bize katilin.
Eylül’de biz Eski Datça – Surya’da olacagiz. Sizi de beklerizJ
Sat Nam!