Merhaba,
Muhtesem bir dolunayla Agustos ayina basladik. Bütün astrologlarin birlestigi tek konu, bu dolunayin hepimize çok güzel seyler getirecegidir. Özellikle bir Kova burcu olarak dolunayin Kova burcunda olmasi beni heyecanlandirdi:)
Ispanya’ya gidinceye kadar ayin büyüyüp – küçülmesinin insanlari çok etkiledigini düsünmüyordum. Hani tamam uyuyamiyoruz, bazen asabi hissediyoruz e o kadar diyordum. Ancak Ispanya’da Kundalini Yoga Festivaline gittigimizde Atlantik Okyanusu kenarindaki küçük bir köyde kaldik. Sabah kalktigimizda deniz hemen kiyidaydi, aksamüzeri en az 1 km çekiliyordu. Orada yasayanlarla konusunca ay yüzünden dediler. Tabi ki Med – Cezir’in ne oldugunu biliyorduk. Vikipedi’deki Med-Cezir tanimi aynen söyle:
Gelgit veya med cezir, bir gökcismi üzerinde baska gök cisimlerinin uyguladigi kütle çekimi kuvvetleri nedeniyle olusan çevrimsel biçim bozulmalari demektir. En çok bilineni, Ay ve Günesin göreli konumlarindaki degismelerin etkisiyle Yer yüzeyinde deniz düzeyinde ortaya çikan dönemli degismelerdir.
Bir günde, belirli saatlerde yeryüzündeki sularin ardi ardina alçalma ve yükselmesine Gelgit olayi denir. Gelgit olayinin olusmasi Ay'in çekim kuvvetidir. Bu çekim kuvveti; Ay Dünya çevresine dolanirken degisik bölgeleri etkiler ve uzakliga göre degisir. Ay dünyadan uzaklasirsa çekim kuvveti azalir, yakinlastikça çekim kuvveti artar. Gelgit olayi okyanuslari daha çok etkiler.
Med – Cezir’i bilmekle, bu kadar net bir sekilde görmek arasinda benim için fark vardi. Çok sasirdim. Ve sunu düsündüm koskoca okyanusu bu sekilde etkileyen ayin hareketi %70’i su olan biz insanoglunu nasil etkiler..?! Bu yüzden bu dolunay benim için çok daha farkliydi. Meger yillardir bir mucizeye, mucizevi bir doga olayina taniklik edermisim de farkinda degilmisim..
Dolunay arinmak için çok güçlü enerjiler getirir bize. Biz de bu yüzden 1 Agustos aksami “Dolunay Meditasyonu” yapip kendimizi arindirdik. Artik hayatimizda istemedigimiz anilari, insanlari, aliskanliklari sevgiyle serbest biraktik. Yeniye yer açtik. Ayni seyleri evimiz için de yapiyoruz. Isimize yaramayan, uzun süredir kullanmadigimiz her seyi evden gönderip yeniye yer açiyoruz. Hayatimiz yenileniyor. Hafifliyoruz. Deneyin sirtinizdan bir yük kalkmis gibi hissedeceksiniz..
Gelelim geçen yazimda anlatmaya söz verdigim ipek böcegi hikayesine.. Neden anlatacaktik bunu; kimsenin özgür iradesine, hayattan istediklerine karismamizin dogru olmadigini dogadan ögrenmek içindi. Eminim birçogunuz bu hikâyeyi biliyorsunuzdur. Çünkü bir ara internette epey bir dolasti. Ben de orada okudum. Aklimda kalani size aktarmak istiyorum. Ipek böcegi tirtili dut yapraklarini yer yer (küçükken ben de bir ayakkabi kutusunda tirtil beslemistim) sonra bir köseye geçer ve kendi etrafinda bir koza örmeye baslar. Ipekten olusan harika bir kozadir bu. Küçükken her gün gider gelir izlerdim tirtilimi. O zaman nasil bir mucizeyi izledigimi fark etmiyordum. Her neyse; koza örülür ve ipek böcegi kendini içeri hapseder. Ya da biz öyle saniriz. Yeterince olgunlasip kelebek oldugu zaman kozayi yavas yavas deler ve bir kelebek olarak dünyaya yeniden gelir. Kozayi delmesi biraz süre alir her gün biraz biraz deligi büyütür. Hikâyede de iste bir insan oglu kelebegin kozada delik açmaya çalistigini görüp yardim etmek için (onun iyiligi için) eliyle hemen deligi kocaman açar ve kelebegin disari çikmasina yardim eder. Ama görür ki daha kelebek tamamlanmamis!
Bu hikaye ile ilgili ana fikri vermek, fikrayi açiklamaya benzeyecek. Onun için burada susuyorum.
Yazi uzadi ve “Mutluluk ve Tatmin” yine haftaya kaldi.. Vakti gelmemis demek ki.
Sevgiyle kalin

